ANTRAK - Dandik 'Kelle Gezdirme' Purocesi

Başlatan DumrulBey, 02 Haziran 2004, 07:40:26

DumrulBey

Tam önümdeki duvarda bir adet Avrupa haritası var. Hazar Denizi'nden İspanya'ya, Kuzey Afrika'dan Norveç'e kadar geniş bir alanı kapsıyor.

Düşündüm de... Ben bu ülkelerin önemli bir bölümünü İtalya, Fransa, İsviçre, Almanya, (rahmetli) Yugoslavya, Bulgaristan, Avusturya, İsveç, Finlandiya, İspanya, Estonya, İngiltere, (rahmetli) Sovyetler Birliği, Mısır, Kuveyt- olmak üzere gezmiş bulunuyorum.

Bu ülkelerin yine önemli bir bölümünde, VHF el telsizi ile yöresel rölelere bağlandığımı ve görüşme yapmayı becermiş olduğumu da hatırlıyorum. Bu gibi görüşmelere bizim amatör literatürde QSO denmiyor.... QSO olması için ille de HF olması lazım.-

Hatta bir kısım ülkelerden, VHF el telsizi ve 286 niteliğindeki 'laptop' bilgisayarla ANTRAK AMPR GW bağlantısı kurarak Ankara ile yazıştığımı, WWC olarak bilinen World Wide Convers kanallarına bağlanarak 'real time' sohbet ettiğimi de hatırlıyorum. Şimdiki gençler bu işi internet üzerinden 'perende atarak' yapıyorlar ve buna 'chat' diyorlar.

Aradan geçen yıllar içinde hepimizin iyi, kötü birer cep telefonu oldu. Uluslararası görüşmelerimizde 'telsiz' haberleşmesine ihtiyacımız kalmadı. Faks çekebiliyoruz. İnternet hazretleri ve GSM teknolojisi 'malı götürdü.' Şimdi İsveç'ten telefonu tuşlayıp Ankara görüşmesi yapılıyor. Faks çekilebiliyor. İnternet üzerinden dosya gönderilebiliyor.

Şimdi size bir 'PUROCE' sunmak istiyorum. Bu yazımı okuyanlardan da 'PUROCE' çözümü için önerilerini bekliyorum. Gelecek öneriler elbette ANTRAK Gazetesi'nde yayımlanacaktır. Yeter ki, Benim öngördüğüm acil iletişimi sağlasın...!

Dandik 'PUROCE'yi tanıtıyorum :
1. Diyelim ki, Avrupa kıtasındaki GSM telefon operatörleri günün birinde bir haftalık boykot yaptı. Yani cep telefonları çalışmıyor.
2. Diyelim ki, telekomünikasyon şirketleri de bir haftalık boykot yaptı. Yani sabit telefonlar da çalışmıyor.
3. Diyelim ki, İnternet Servis Sağlayıcıları da bir haftalık boykot yaptı. Yani hiçbir noktadan internet bağlantısı sağlanamıyor.
4. Diyelim ki Elektrik şebekesi de çöktü... Bir hafta süreyle bakıma alındı.
5. AMA sizin Türkiye'den İngiltere'ye göndermeniz gereken ÇOK önemli ve ÇOK acil bir evrak var.

Elde mevcut makina/donanım/yazılım... olarak :
a. Bir adet 'stand alone' yani hiçbir yere bağlı olmayan bir bilgisayarınız var. Mesajınızı alacak olan İngiltere ofisinde de buna benzer bir donanım olduğunu biliyorsunuz.
b. Elinizde bir adet 220 V ac mazotlu jeneratör bulunuyor.
c. Eski yıllarda kullanmış olduğunuz bir adet HF 'transceiver' hala kullanılabilir bir biçimde duruyor.

10 Puanlık Dandik PUROCE Sorusu... :
Nasıl olacak ta olacak..??? Ankara'dan Londra'ya gönderilmesi gereken acil evrak nasıl gidecek..? (pardon) Söylemeyi unuttum, uçaklar, trenler, vapurlar da çalışmıyor. Yani dosyayı birinin eline verip gönderme imkanınız da yok.

Haydi gün bugündür...! YARATICI ZEKA ve BİLGİ gerektiren PUROCE önerilerinizi bekliyorum.
Lütfen donanım, yazılım, teknik yöntem konularında ayrıntılı bilgi verin.
SONUÇ istiyorum SONUÇ...!

Cevaplarınızı ta2cip@antrak.org.tr adresine gönderin. (DumrulBey: Arkasından buraya da yazarsanız sevinirim)


TA2CIP
www.antrak.org.tr/~ta2cip
Ahmet Sönmez, mimar
Bilgi paylaştıkça bir bakmışız; kar topu olmuş ve çığ gibi üzerimize geliyor...:)

z

Yapacak pek çok şey var ama havya, kablo, elektronik malzeme, konnektor vs de olmadıgını varsayıyorum.

Jenarator vs donanımı çalıştırıp;

Dosyayı hex editorle açardım.  (Böyle bir editor yoksa her işletim sisteminde muhakkak olan debug programı yada benzeri program olur onu kullanırım.)

Telsiz cihazını çalıştırır mikrofona hex sayıları tek tek okurum.

Karşı taraf benim konuşmalarımı dinlerken bir yandan da klavye ile hex sayıları editörde yazar.

İşlem bittiğinde dosyayı kapatır ve kullanır.

Transfer biraz zaman alır ama sonuçta dosyamı karşı tarafa iletmiş olurum.

Dosya uzunluğu ve transfer süresi belirtseydiniz başka cevaplar da düşünülebilirdi.

Peki gerçektende havya vs olmadığı gibi scanner türü bir cihaz da olmasaydı ve kağıttaki bir resmi yollamak isteseydik ne yapardık.
Bana e^st de diyebilirsiniz.   www.cncdesigner.com

DumrulBey

Merhaba,

Arkadaşlar bir de şöyle düşünsek: Allah muhafaza bir gün nükleer bir felaket oldu veya büyük bir güneş patlaması nedeniyle tüm iletişim altyapısı çöktü. Belki son günlerinizi yaşıyor olabilirsiniz. Yurtdışındaki akrabanız bir kelime de olsa sesini duymak istiyorsunuz ve siz bir elektronikçisini ne yaparsınız?

Bunu sadece olağanüstü durumlar için düşünmemek lazım. Bizler evdeki olanaklar ile acil bir durumda birileriyle haberleşme yapabilir miyiz? Yani yeterli malzeme var. Bilgisayarınız çalışıyor ve elektrikte var. Kendinizi sorgulayın bakalım ilmimiz yetiyor mu? Yetiyorsa ne güzel, bir gün sizden biri bunu istediğinde büyük bir yüreklilik ile ben de varım dersiniz.

Gerçi bu ülkenin askeri var, bilim adamı var. Ama filimlerde görüyoruz, bazen basit bir tekniker bile dünyayı kurtarıyor. Son günlerde felaket senaryoları ile ilgili filmler yapıldığını da anımsatırım. Kötü günler belki çok yakın olabilir. Hep de PIC gibi mikrodenetleyicileri para kazanmak için kullanmamak lazım. Hayat kurtarmakta önemlidir. Mesela olağanüstü bir durum elinizdeki PIC'in çalışacağını garanti edebilir misiniz? Hangi tip paket kullanılmalı? Sadece endüstriyel amaçlı üretilen mikrodenetleyiciler olağanüstü durumlarda yarı yolda bırakamadan çalışır mı?

Başarılar...
Bilgi paylaştıkça bir bakmışız; kar topu olmuş ve çığ gibi üzerimize geliyor...:)

z

Allah korusun nükleer bir felaket olsaydı herhalde yarıiletkenlerin hiç biri çalışmazdı.

Yanlış mı biliyorum.
Bana e^st de diyebilirsiniz.   www.cncdesigner.com

DumrulBey

Merhaba,

Allah korusun, ben öyle büyük çaplı bir senaryo hayal etmedim. Mesela Amerika Çin'e bir tane yolladı diyelim. Çin apışıp kaldı ve bu üçünü dünya savaşı gibi bir şey olmadı. Bütün dünya ayağa kalktı Amerika'ya cezalandırdı falan gibi bir senaryo.

Bende çok bilmiyorum ama herhalde ilk patlamada oluşan elektromanyetik radyosyon tüm dünyayı kısa süreli etkiler. Sonra rüzgarın şiddetine göre kutuplara doğru bir radyoaktif serpinti çekilse. İlk aşamda elektronik cihazlar çalışır hale kalsa gerek.

Aslında mesele yukarıda dediğim gibi acil herhangi bir durumda çözüm üretebilmek. Yoksa üzerimize bir nükleer bomba atsalar zaten devre yapmak için haliniz olmaz sürekli kusarsınız. Dediğim gibi ayrıntılardan çok genel mesaj itibariyle soruna karşı çözüm üretip ben de varım diyebiliyor muyuz? İşte mesele bu...
Bilgi paylaştıkça bir bakmışız; kar topu olmuş ve çığ gibi üzerimize geliyor...:)

z

Radyasyona maruz kalmis bir cipin pn yapisi bozuluyor diye biliyorum.

Belkide yanlis biliyorumdur.
Bana e^st de diyebilirsiniz.   www.cncdesigner.com

kasif

Bir kaç ay önce aklımda şöyle bir fikir gelişmişti.

Ericsson un chatboard ını hatırlıyorsunuzdur. Buna benzer bir klavye ve LCD ile bir chat cihazı.

Herkesin telefon numarasına benzer numaraları olacak, sistem, sallıyorum; FM 433 de çalışacak, bir sinyal varken kendisi göndermeye çalışmayacak, okuduğu sinyal chat yaptığı kişilerin değil ise değerlendirmeye almayacak, herkesin bir takma adı olacak, vs...

Aslında SMS göndermeyi seven ve yakında oturanlar için ideal, ama bana çok mantıksız geldiği için hiç geleiştirmeyi veya bunun üzerinde daha fazla kafa yormayı düşünmemiştim.

Her ne kadar dosya transfer edemese de mesaj için ideal bir şey. İleride foto çekeninide yaparak ve her sene yeni bir modelini çıkartırsak köşeyi döneriz.  :P

DumrulBey

Üst Not: Arkadaşlar saate baktım da tam buçuk olmuş! Anlaşılan yazmak ve düzenlemek yarım saatimi almış. Herhalde sizin 3 dakikanız almaz, lütfen tamamını okuyun. Çünkü güzel şeyler var...

Alıntı yapılan: "bunalmis"Radyasyona maruz kalmis bir cipin pn yapisi bozuluyor diye biliyorum.

Belkide yanlis biliyorumdur.
Bilmem, belkide... Aslında benim de nükleer bilim konusunda bildiğim bilgiler filimlerden edindiklerimden öteye geçemez. Hep filimlerde yıkıcı bir şok dalgasından önce manyetik radyasyon benzeri bir şey olur ve elektronik cihazlar kısa süreliğine çalışmaz. Hatta çalışır haldeyseler bozulurlar. Ne bileyim devre üzerinde herhalde fazla bir yüklenme olur. Sonrasında yıkıcı dalga gelir ki belli bir alanın içindeyseniz zaten bittiniz demektir. Hadi biraz uzaktaysanız rüzgar ve yağmur vasıtasıyla havanın durumuna göre radyoaktif serpinti yayılımı başlar. Bu tür olağanüstü durumlarda metal cisimlerden uzak durulması ve yeraltına inilmesi gerekiyor. Bildiğim kadarıyla metal cisimler radyoaktiviteyi emdiği gibi yoğun bir şekilde çevresine zarar veriyor.

Film demişken belki izlemeyenler olabilir diye söyleyeyim. TV8'deki iki bölümlük Kumsalda filmini kaçırmayın. Aslında ilk bölümünü kaçırdınız ama Pazar günü akşam saatlerinde ikinci bölüm var. O daha duygusal ve film konumuzla alakalı. Özellikle sonu insanı bitiriyor. Ben de bir kaç sene önce DigiTürk'de izlemiştim. Belki sinemada veya DigiTürk'de izlemiş olanlar olabilir ama defalarca izlenebilecek kadar kaliteli bir yapım. Sonunu anlatmadan biraz film hakkında bilgi vereyim:

Önceki mesajımda söylediğim gibi Amerika Çin'e bir tane yolluyor. Ancak Çin apışıp kalmıyor aynı şekilde cevap veriyor. Tabii tahmin edilen son gerçekleşiyor ve Avustralya dışında her yer yaşanamaz bir hal alıyor. Bir tane Amerikalı denizaltı var. Hükümet ile işbirliği yaparak yaşanacak yer arıyorlar. Çünkü serpintinin Güney Yarımküre'ye geçme ihtimali yüksek. Sonra yaşanamaz olarak bilinen yerden bir vidyo sinyali alınıyor. Sinyaller biraz bozuk geliyor ama içinde şöyle bir mesaj var: Don't despair, yani umutsuzluğa kapılmayın yazıyor. Bundan sonrası ikinci bölümden sürpriz gelişmeler ve duygusal anlar oluyor.

Bakınız son bahsettiğim elektronik cihazların çalışmasıyla ilgili güzel bir örnek! Çünkü mesaj Amerika'da Traffic diye bir kanaldan ara sıra geliyor. Hep tekrar şeklinde ve görüntü aktarabilen bir PC'den geldiği söyleniyor. Gerisini anlatmadan diyebilirim ki, gerçi biraz sürpriz bölümü anlatmış gibi olacağım! Bu vidyo sinyalleri, radyasyon bulunan bir mekanda çalışan bir PC'den geliyor. Eğer durumda bir çarpıtma yoksa, hassas bir cihaz olan bir bilgisayar bile çalıştığına göre radyasyon sorun teşkil etmese gerek. Belki patlama merkezine yakın yerde olan yarıiletken devreler, oluşan yoğun elektromanyetik ışıma nedeniyle bozuluyor olabilir. Bilemiyorum birilerine sormak lazım. Aslında sordum...:))

Akşam TV kanallarında geziyorken bahsettiğim film bittikten hemen sonra Meltem TV'de konusu "Çernobil kazası ve Türkiye'de Nükleer Enerji Kullanımı" olan bir programa rastladım. Heyt dedim kendi kendime. Böyle rast gelmesi iyi diye düşündüm. Hemen telefona sarıldım ama meşguldü. Sonra e-mail gönderdim ama programda okunmadı. Artık bu işin uzmanı kişilere sormak lazım. Çevrenizde, okuduğunuz üniversitede nükleer bilim uzmanı varsa bir zahmet sorsun. Hiç olmazsa filmlerin abartı gösterimlerinin etkisinde kalmadan doğru bir bilgiye sahip oluruz.

Aslında konuyu buralar çekmek hiç istemedim. Mesele çok dallandı ama bahsettiğim filmi ikinci bölüm dahi olsa kaçırmayın. Zira anlattıklarım size yeter. Öyle duygusal anlar yaşanıyor ki anlatamam. Yani bizi yönetenler ellerinde bombalara güvenerek düşmanları öldürelim derken dünyayı yaşanmaz bir hale getirebilirler. Arkasından toplu ölümler dışında yarım kalan yaşantılar vak ki, çok üzücü!

Sevgiler, saygılar...
Bilgi paylaştıkça bir bakmışız; kar topu olmuş ve çığ gibi üzerimize geliyor...:)